3 Şubat 2009 Salı

TADIMLIK


TAŞ KÖMÜRÜN ELMAS YILLARI
Büyük kentler açısından epeydir unuttuğumuz bir yakacak, yani kömür yeniden gelip gündemin ortasına oturdu. Propaganda amaçlı olarak dağıtılan vasıfsız kömürler, kentlerin havalarının yeniden kirlenmesine yol açtı. Günümüzde artık pek makbul bir yakacak sayılmayan kömür, Cumhuriyetin ilk yıllarında “karaelmas’ olarak adlandırılıyordu.

(Aşağıda özeti yer alan bu yazının tamamını Toplumsal Tarih dergisinin Şubat 2009 tarihli yeni sayısında bulabilirsiniz.)

1935 yazında, dönemin popüler magazin dergileri Yedigün ve Yarımay’da, üstüste tam sayfa ilanlar dikkati çeker. “Acele Etmeyin!” uyarısıyla başlayan bu imzasız ilanlar, piyasaya çıkacak yeni bir kömürün beklenmesini öğütlemektedir. Yıl sonuna doğru çıkan yeni ilanlar sayesinde, bu yeni kömürün “Türk Antrasiti” adını taşıdığını öğreniriz. Dönemin bir çok atılımında olduğu gibi, bu olayın arkasında da Türkiye İş Bankası bulunmaktadır. İş Bankası, kuruluşunun hemen ardından, Ereğli, Zonguldak ve Kozlu havzalarındaki zengin kömür ocaklarının işletilmesiyle ilgilenmeye başlamıştı. Türkiye’nin elindeki bu potansiyelden çok kısıtlı yararlanıldığı düşünülüyordu. Sonuçta banka, gerekli donanımı sağlayarak madencilik işine girdi ve 1926 yılından itibaren sermayesininin büyük bölümü kendine ait olan yeni şirketler kurdu. Bunlar, o zamanlar bankanın diğer şirketleri gibi “iş” eki ile biten adlar taşıyorlardı: Türkiş, Kömüriş gibi… Banka giderek bir çok özel şirketi de bünyesine katarak, bu alandaki en büyük kuruluş haline geldi. Bu sürecin ayrıntılarını merak edenler, Uygur Kocabaşoğlu ve arkadaşlarının hazırladığı Türkiye İş Bankası Tarihi’ne bakabilir.

Kömür Havzasında Türkiye İş Bankası adlı kitapta, bankanın kömür havzasındaki etkin çalışmaları sayesinde ekonomik ve finansal açıdan ne gibi sonuçlar elde edildiği özetle şöyle aktarılıyor:
1. Üretim olağanüstü düzeyde artmıştır.
2. Kömür, ihraç edilen bir meta olmuştur.
3. Bu durum devlet gelirine olumlu katkılar sağlamıştır.

Kitapta, o dönemin genel bir üslubu olarak, sayfa altlarında, işin mana ve ehemmiyetini açıklayan özlü sözler de yer almaktadır. Bunları, basındaki tanıtım faaliyetleri ve ilanların da ana fikirlerini oluşturduğunu belirterek aşağıya aktarıyoruz:
“Madeni ve sinaî hareketler faaliyetlerini kömüre borçludur.”
“Tabiat yurdun ormanını korumak için yurtdaşa kömür verdi.”
“Ormana kıyan baltanın mezarını kömürü çıkaran kazma kazıyor.”
“Bir avuç kömür bir yük oduna bedeldir.”
“Odun yakmak yıkımdır.”
*Tezek ve odun tarla ve ormanın. Taşkömür, antrasit, briket bizim.”
“Ormana bak. Kömürü yak.”
Ve bu özlü sözlerin en önemlisi: “Bugün Türk yurtdaşı toparlak hesap yılda beş kilo kömür yakıyor. Bunu en az elli misline çıkarmalıyız.”

Dumansız ateş veren kömür

Türk halkına kömür yakması için ilanlarla çağrı yapılması ise 1936 yılında başlıyor. Yani 1935 yılında Türk Antrasit Fabrikası’nın açılmasından bir yıl sonra. Güçlü bir enerjiye sahip olan antrasit kömürü, şirketin broşürlerine göre odundan ucuzdur.: “Bir ton Türk Antrasiti’nin temin ettiği hararetin aynını elde etmek için 2,4 ton odun yakmak icabeder. Buna mukabil; bir ton Türk Antrasiti 21 liradır. Muadili 2,4 ton odun 33.06 liradır.”

İlan kampanyası, aslında fabrikanın açılışı yapılmadan başlar. Kış gelmeden pazarda yer edinmeli, insanların boş depolarını doldurmaları önlenmelidir. Basında, “Acele etmeyin. Yeni kömürü bekleyin” başlığını ardarda sıralayan ve çıkacak yeni kömürün özelliklerini öven ilanlar çıkar. Bu yeni kömürün adı, ne olduğu, piyasaya kimin tarafından sürüleceği ise meçhuldür. İlanlara güvenmemiz ve beklememiz istenmektedir. Fabrikanın açılışına paralel olarak çıkan ilan ve broşürlerde ise, sabrımızın karşılığı olarak şu cevabı alıyoruz:
“Nihayet çıktı.
Türkiş Madenlerinin
Türk Antrasiti.
Ateş olmayan yerde duman olmaz derler.
Türkiş’in çıkardığı Türk Antrasiti
Bu sözün aksini isbat etmiştir.
Türk antrasiti ile dumansız ateş olur.”

“Türk Antrasiti” olarak adlandırılan bu yeni ve güçlü kömürün tanıtılması için verilen ilanlar yanısıra, broşürler basılıyor, el ilanları dağıtılıyordu. Basında da sık sık haberler ve röportajlar yayınlanıyordu. İlgili ilgisiz bir çok dergide kömürle ilgili yazılar yer alıyordu. Esas görevi adından da belli olacağı gibi limanlar ve denizcilik olan Deniz dergisi, Mart 1936 tarihli sayısında “Zonguldak Kömür Havzası”nı tanıtıldığı yazıyı şöyle bitiriyordu: “Ta Akdeniz kıyılarına kadar rakipsiz olan Türk maden kömürünün yarınki büyük zaferi, Türkiye iktisadi hayatının büyük zenginliğini kuracaktır. Türk çocuğu da bu müjdeye bugünden inanmış çalışıyor.”

Hiç yorum yok: